30 Haziran 2012 Cumartesi

Yükseliş Rehberi-2
Kanal mesajlarında yükseliş bazen tam bilinçliliğe geçiş, bazen yeni realitenin yürürlüğe girmesi ile ilişkili olarak anılıyor. Bazen de bu boyuttan ayrılma olarak ya da Dünya'nın üçüncü boyut yaşamını terketme olarak algılanabilecek ifadeler var. Bu da bazen Dünya'nın dertlerinden, sıkıntılarından bıkmış olan bizleri, "bir an önce yükseliş başlasa da gitsek" tavrına itiyor.
Ancak beden bilinci ve bedenle ilgili farkındalık tamamlanmadan bilinç yükselmesi mümkün gözükmüyor. Hathor Bilgileri kitabında bir denge piramidinden sözediliyor. Buna göre;
Piramidin altındaki dört yan varoluşumuzun temel taşlarıdır.
1. Fiziksel beden ve ka (eterik) beden, duygusal beden, zihinsel bedenlerle olan ilişkimiz
2. Kendimizle ve diğer insanlarla ilişkilerimiz
3. Evrene, dünyaya, toplumumuza verdiğimiz hizmetle ilişkimiz- ki bu her zaman olmasa da çoğu zaman mesleğimiz olarak ortaya çıkar.
4. Yaşadığımız dünyayı oluşturan Kutsal Ana unsurlarla bilinçli ilişkimiz. Dünya'da yaşayan bizler için bu Kutsal Ana unsurlar toprak, ateş, hava ve sudur.
Yükseliş bu dört ana unsurun dengelenmesiyle gerçekleşecek sonu olmayan bir süreçtir.
Fiziksel beden ve süptil enerji bedenleri (Ka beden, duygusal beden, zihinsel beden) arasındaki arasındaki ilişkiyi sağlamlaştırmak çok önemlidir. Çünkü bilincimiz yüksek düzeylere çıkmaya başladığında eğer fiziksel beden o enerjiye dayanamazsa, onu taşıyamazsa o zaman aşağılara düşeriz. Yüksek hallerde kalamayız, çünkü beden aşağı çeker. Bu yüzden yükselişin dört temelinden biri, fiziksel beden de dahil olmak üzere, Ka ve tüm diğer bedenlerin güçlü ve canlı olmalarını gerektirir. Ruhsal berraklık ve yükseliş sürecinin bir parçası olarak, güçlü ve canlı bir fiziksel bedene sahip olmak zorunludur. 
İkinci temel ise, kendini bilmek ve başkalarıyla uyumlu ilişkiler kurmaktır. Çünkü kişi eğer ilişkilerini olumlu bir biçimde kuramıyorsa, bilinçte yükselmeye başladığında, olumsuz ilişkiler bir engel haline gelir. Bu durumda daha düşük enerji hallerine ve frekanslarına geri yuvarlanır.


Bugün Dünya'da bazı insanlar başkalarıyla ilişki kurmanın gerçekten gerekli olmadığına, bu olumlu etkileşim ve ilişkilerin atlanabileceğine inanmaktadırlar. Bu yanlıştır. Gerekli olan şey, başkalarıyla kendi deneyiminizi ihtiyaçlarınızı ve arzularınızı doğrulukla, ancak incitmeden, sevgiyle iletecek biçimde açık ve dürüst bir iletişim kurmaktır.
Bilincin kendini ilişkiler yoluyla ifade etme biçimi insanın kendi gelişmemiş yanlarını gösteren güçlü bir aynaya sahip olmasını sağlar. İnsanın başkalarıyla ilişki kurmadan, belirli bir farkındalık ve şefkat düzeyine eriştiğine dair kendini kandırması kolaydır. Kişi ilişkiler kurmaya başladığında, kendine karşı dürüstse ve kendinin farkındaysa, o zaman sevecen ve şefkatli olmayan yanlarını açıkça görecektir. Neden? Çünkü diğer kişi ya da kişiler bizi sinirlendirip kızdıracaklardır. Bu yüzden ilişkiler sürtüşme, rahatsızlık, hatta acı yaratabilirler. Bundan dolayı, çoğu insan kendini duygusal bakımdan tamamen bırakarak, kendi doğrularını söylemeyerek, gerçek niyetlerini kendinden ve başkalarından gizleyerek bu rahatsız edici durumlardan kaçınır. O zaman farkındalık bir kristal gibi temiz ve berrak olacağına, tersine bulanıklaşır. 
Çözüm: Başkalarıyla ilişkilerinizde, önce kendi ihtiyaçlarınızı ve arzularınızı doğruluk ve dürüstlükle saptamaya ve sonra bunları insanlara açık biçimde iletmeye çalışın. 
Yükseliş piramidinin ikinci temel noktasının gereğini yerine getirirsek, piramit de daha sağlam ve dengeli hale gelir.Bu da piramidin tepesine doğru tırmanmamıza destek olur.
Piramidin üçüncü temel noktası, Dünya'da zamanımızı nasıl geçirdiğimizle -işimiz, başkalarına hizmetimiz- ilgilidir. Çoğu insan için bu meslektir. Başka yaptığımız şeyleri de kapsayabilir. Bu, dünyayla nasıl meşgul olduğumuzu, onunla nasıl buluştuğumuzu, dünyaya ne verdiğimizi kapsar. İşimiz ya da hizmetimiz gerçek benliğimizi ifade etme biçimimizdir. Meşgul olduğumuz iş sevgimizi, farkındalığımızı, bilincimizi, ustalığımızı tezahür ettirme yoludur. Kişisel ifademize, berrak olmayan yanlarımıza aynalık eder.
Eğer yaptığımız iş bize doyum vermiyorsa, yaratıcılık ve sevgimizi ifade ederek dünyayla meşgul olma yolumuz bizi mutlu etmiyorsa, o zaman o alemdeki niyetlerimizi açıklığa kavuşturmamız gerekir. Sorun yaptığımız iş değildir, Sorun iş ya da hizmet denen enerji kullanımı yoluyla dünyayla nasıl meşgul olduğumuz ya da meşgul olmaya direndiğimizdir.
Piramidin dördüncü ve son temel unsuru insanın ana unsurlarla, yani kutsal dörtlü ile olan bilinçli ilişkisidir. Yer  küreyi oluşturan ana unsurlar toprak, ateş, hava ve sudur. Burada sözü edilen fiziksel unsurların mecazi olarak süptil halleridir, kimyasal yapıları değil. 
Çevremizde ve içimizde devinim halinde olan hava unsuru bilinçlidir. Soluduğumuz hava, içinde hareket ettiğimiz uzay bilinçli bir varlıktır. Bizi besleyip destekleyen ve gerçekte bedenimizi oluşturan toprak unsuru bilinçlidir. Dünyanın suları, bulutlar halinde gökyüzünde süzülen sular ve bedenimizdeki sular bilinçlidir. Ateş unsuru da bilinçlidir. 
Toprak, ateş, su ve hava denen dört engin varlık bir araya gelerek, bizim fiziksel bir bedene sahip olmamızı sağlamışlardır. Bu, geldiğimiz alemden daha yoğun bir dünyayı deneyimlemek için bize karşılıksız verilmiş birer armağandır. Bu bilinçli varlıklar, bizim burada varolabilmemiz için duyulan yaratıcı arzu ile karşılıklı işbirliği içinde çalışmasalardı, bu üç boyutlu katta bir tekamül mümkün olmazdı. Aslında fiziksel bir boyut da mümkün olmazdı. 
Bu varlıklarla şükran dolu bir ilişki oluşturmak, Yaradanın yerel bir düzeydeki enerjisinin daha kozmik ve evrensel bir anlayışını yaratmaya başlar. İnsan, dünyamızın var olmasını sağlayan bu varlıkların kutsallığını görüp kabul ederse, yaşadığı o dünyaya kötü davranıp zarar veremez. Bu ana unsurların sevgisi, şefkati ve hizmeti sayesinde tekamül edebiliriz. Çünkü onlar da tüm varlıklar gibi dört esaslı bir denge piramidine sahiptirler. Onların çalışması ve hizmeti, bu aleme bir varoluş sürekliliği sağlamaktır. Böylece kimyasal ana unsurlar dengeli olabilir ve fiziksel dünya varlığını sürdürebilir. 
(Devam edecek)
Kaynak: Tom Kenyon ve Virginia Essene (Çeviren, Semra Ayanbaşı), Hathor Bilgileri- Yükselmiş Bir Uygarlıktan Mesajlar, Akaşa Yayınları, İstanbul, 1999.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder