Yükseliş Rehberi-2
Kanal mesajlarında yükseliş bazen tam
bilinçliliğe geçiş, bazen yeni realitenin yürürlüğe girmesi ile ilişkili olarak
anılıyor. Bazen de bu boyuttan ayrılma olarak ya da Dünya'nın üçüncü boyut
yaşamını terketme olarak algılanabilecek ifadeler var. Bu da bazen Dünya'nın
dertlerinden, sıkıntılarından bıkmış olan bizleri, "bir an önce yükseliş
başlasa da gitsek" tavrına itiyor.
Ancak beden bilinci ve bedenle ilgili farkındalık
tamamlanmadan bilinç yükselmesi mümkün gözükmüyor. Hathor Bilgileri kitabında
bir denge piramidinden sözediliyor. Buna göre;
Piramidin altındaki dört yan varoluşumuzun temel
taşlarıdır.
1. Fiziksel beden ve ka
(eterik) beden, duygusal beden, zihinsel bedenlerle olan ilişkimiz
2. Kendimizle ve diğer
insanlarla ilişkilerimiz
3. Evrene, dünyaya,
toplumumuza verdiğimiz hizmetle ilişkimiz- ki bu her zaman olmasa da çoğu zaman
mesleğimiz olarak ortaya çıkar.
4. Yaşadığımız dünyayı
oluşturan Kutsal Ana unsurlarla bilinçli ilişkimiz. Dünya'da yaşayan bizler
için bu Kutsal Ana unsurlar toprak, ateş, hava ve sudur.
Yükseliş bu dört ana
unsurun dengelenmesiyle gerçekleşecek sonu olmayan bir süreçtir.
Fiziksel beden ve süptil enerji bedenleri (Ka
beden, duygusal beden, zihinsel beden) arasındaki arasındaki ilişkiyi
sağlamlaştırmak çok önemlidir. Çünkü bilincimiz yüksek düzeylere çıkmaya
başladığında eğer fiziksel beden o enerjiye dayanamazsa, onu taşıyamazsa o
zaman aşağılara düşeriz. Yüksek hallerde kalamayız, çünkü beden aşağı çeker. Bu
yüzden yükselişin dört temelinden biri, fiziksel beden de dahil olmak üzere, Ka
ve tüm diğer bedenlerin güçlü ve canlı olmalarını gerektirir. Ruhsal berraklık ve yükseliş
sürecinin bir parçası olarak, güçlü ve canlı bir fiziksel bedene sahip olmak
zorunludur.
İkinci temel ise, kendini bilmek ve başkalarıyla
uyumlu ilişkiler kurmaktır. Çünkü kişi eğer
ilişkilerini olumlu bir biçimde kuramıyorsa, bilinçte yükselmeye başladığında,
olumsuz ilişkiler bir engel haline gelir. Bu durumda daha düşük enerji
hallerine ve frekanslarına geri yuvarlanır.
Bugün Dünya'da bazı insanlar başkalarıyla ilişki
kurmanın gerçekten gerekli olmadığına, bu olumlu etkileşim ve ilişkilerin
atlanabileceğine inanmaktadırlar. Bu yanlıştır. Gerekli olan şey, başkalarıyla
kendi deneyiminizi ihtiyaçlarınızı ve arzularınızı doğrulukla, ancak incitmeden,
sevgiyle iletecek biçimde açık ve dürüst bir iletişim kurmaktır.
Bilincin kendini ilişkiler yoluyla ifade etme
biçimi insanın kendi gelişmemiş yanlarını gösteren güçlü bir aynaya sahip
olmasını sağlar. İnsanın başkalarıyla ilişki kurmadan, belirli bir farkındalık
ve şefkat düzeyine eriştiğine dair kendini kandırması kolaydır. Kişi ilişkiler
kurmaya başladığında, kendine karşı dürüstse ve kendinin farkındaysa, o zaman
sevecen ve şefkatli olmayan yanlarını açıkça görecektir. Neden? Çünkü diğer
kişi ya da kişiler bizi sinirlendirip kızdıracaklardır. Bu yüzden ilişkiler
sürtüşme, rahatsızlık, hatta acı yaratabilirler. Bundan dolayı, çoğu insan kendini duygusal bakımdan tamamen bırakarak,
kendi doğrularını söylemeyerek, gerçek niyetlerini kendinden ve başkalarından
gizleyerek bu rahatsız edici durumlardan kaçınır. O zaman farkındalık bir
kristal gibi temiz ve berrak olacağına, tersine bulanıklaşır.
Çözüm: Başkalarıyla ilişkilerinizde, önce kendi
ihtiyaçlarınızı ve arzularınızı doğruluk ve dürüstlükle saptamaya ve sonra
bunları insanlara açık biçimde iletmeye çalışın.
Yükseliş piramidinin ikinci temel noktasının
gereğini yerine getirirsek, piramit de daha sağlam ve dengeli hale gelir.Bu da
piramidin tepesine doğru tırmanmamıza destek olur.
Piramidin üçüncü temel noktası, Dünya'da
zamanımızı nasıl geçirdiğimizle -işimiz, başkalarına hizmetimiz- ilgilidir. Çoğu insan için bu meslektir. Başka yaptığımız şeyleri de
kapsayabilir. Bu, dünyayla nasıl meşgul olduğumuzu, onunla nasıl buluştuğumuzu,
dünyaya ne verdiğimizi kapsar. İşimiz ya da hizmetimiz gerçek benliğimizi ifade
etme biçimimizdir. Meşgul olduğumuz iş sevgimizi, farkındalığımızı,
bilincimizi, ustalığımızı tezahür ettirme yoludur. Kişisel ifademize, berrak
olmayan yanlarımıza aynalık eder.
Eğer yaptığımız iş bize doyum
vermiyorsa, yaratıcılık ve sevgimizi ifade ederek dünyayla meşgul olma yolumuz
bizi mutlu etmiyorsa, o zaman o alemdeki niyetlerimizi açıklığa kavuşturmamız
gerekir. Sorun
yaptığımız iş değildir, Sorun iş ya da hizmet denen enerji kullanımı yoluyla
dünyayla nasıl meşgul olduğumuz ya da meşgul olmaya direndiğimizdir.
Piramidin dördüncü ve son temel
unsuru insanın ana unsurlarla, yani kutsal dörtlü ile olan bilinçli
ilişkisidir. Yer küreyi oluşturan ana unsurlar toprak, ateş, hava ve sudur.
Burada sözü edilen fiziksel unsurların mecazi olarak süptil halleridir,
kimyasal yapıları değil.
Çevremizde ve içimizde devinim
halinde olan hava unsuru bilinçlidir. Soluduğumuz hava, içinde hareket
ettiğimiz uzay bilinçli bir varlıktır. Bizi besleyip destekleyen ve gerçekte
bedenimizi oluşturan toprak unsuru bilinçlidir. Dünyanın suları, bulutlar halinde
gökyüzünde süzülen sular ve bedenimizdeki sular bilinçlidir. Ateş unsuru da
bilinçlidir.
Toprak, ateş, su ve hava denen
dört engin varlık bir araya gelerek, bizim fiziksel bir bedene sahip olmamızı
sağlamışlardır. Bu, geldiğimiz alemden daha yoğun bir dünyayı deneyimlemek için
bize karşılıksız verilmiş birer armağandır. Bu bilinçli varlıklar, bizim burada
varolabilmemiz için duyulan yaratıcı arzu ile karşılıklı işbirliği içinde
çalışmasalardı, bu üç boyutlu katta bir tekamül mümkün olmazdı. Aslında fiziksel
bir boyut da mümkün olmazdı.
Bu varlıklarla şükran dolu bir
ilişki oluşturmak, Yaradanın yerel bir düzeydeki enerjisinin daha kozmik ve
evrensel bir anlayışını yaratmaya başlar. İnsan, dünyamızın var olmasını
sağlayan bu varlıkların kutsallığını görüp kabul ederse, yaşadığı o dünyaya
kötü davranıp zarar veremez. Bu ana unsurların sevgisi, şefkati ve hizmeti
sayesinde tekamül edebiliriz. Çünkü onlar da tüm varlıklar gibi dört esaslı bir
denge piramidine sahiptirler. Onların çalışması ve hizmeti, bu aleme bir
varoluş sürekliliği sağlamaktır. Böylece kimyasal ana unsurlar dengeli olabilir
ve fiziksel dünya varlığını sürdürebilir.
(Devam edecek)
Kaynak: Tom Kenyon ve Virginia Essene (Çeviren,
Semra Ayanbaşı), Hathor Bilgileri- Yükselmiş Bir Uygarlıktan Mesajlar, Akaşa
Yayınları, İstanbul, 1999.