17 Şubat 2012 Cuma


KAPİTALİZM VE ŞİRKETLERİN ÇIKARLARI ÇARPIŞTIĞI ZAMAN

JOHN KAY

Adam Smith kurulmuş bir işletmenin yararına olan politikalar ile serbest ticaretin yararına olan politikalar arasındaki farkı anlamıştı. “herhangi bir ticari daldaki aktörlerin ya da üreticilerin çıkarı her zaman bazı açılardan farklıdır, hatta kamunun çıkarlarına karşıt bile olabilir” diye yazdı. İşletmelerden gelen bazı önerilerin yalnızca vicdanlı değil, aynı zamanda çok şüpheci bir bakışla uzun bir süre dikkatle incelendikten sonra, uygulanmasının asla gerekli olmadığını gözlemeye devam etti. Bugün bilişim ve iletişim teknolojisi Microsoft ve Intel, Apple, Amazon ve Google’ın hakimiyetindedir. Bunların en eskisi olan Intel, 1968’de kurulmuştur; o zamanda İngiltere hükümeti dünya pazarlarında rekabet edebilecek ulusal bir şampiyon yaratmak için elektrik şirketlerinin bilgisayar bölümünün bir ortaklığını desteklemiştir. Her büyük Avrupa ülkesi aynı ırktan bir yarışmacı koydu. Onların hepsi ilan etmeden çöktü ve böylece IBM’i yaptılar. İçerik kraldı, dediler ki: dijital yayın yapma Time Warner, EMI ya da Colombia Picture’un değil, Apple ve Amazon’un hakimiyetinde olacaktır. Hızlı yenilikler pazara girişle birlikte her yere yayıldı. İnsanlar daha 10 yıl geçmesini beklemeden, MySpace’in yerini Facebook’un alması gibi, Yahoo ve AOL’un pozisyonunu Google doldurdu. Sirius’a (kullandığım ilk kişisel bilgisayarı yapan Exxon’un alt kuruluşu) ya da CompuServe’ye (iletişimlerini sağlayan) ne oldu?

Joseph Schumpeter “yaratıcı yıkım” terimini Pazar ekonomisinin dinamiklerine uyguladı. Yalnızca yeni teknoloji eskisinin yerini almadı: yeni şirketler de eskilerin yerini aldılar. Yenilik çoğunlukla, sınırsız başarı deneyimleriyle meşgul olan mevcut işletmelerin dışındaki girişimcilerden gelir. Çoğu başarısız olur, ancak hepsi değil. Bill Gates, Andy Grove, Jeff Bezos ve Steve Jobs nitelikli kişilerdir, ancak bunların çoğu şanslı insanlardı.

Filler dans edebilirler, ancak nadiren çok iyi dansederler. Exxon küçük bilgisayarlarda çeşitlendirmeyi çok biçimsiz şekilde yaptı. Kişisel bilgisayarlar -ve her zaman her yerde olmalarına imkân veren grafik kullanıcı arayüzü- Xerox Parc’ta başlatıldı. Ancak bu buluşlar ticari olarak başarılı olamadı.

Mevcut firmalar, çok sıklıkla pazarını ve politik gücünü değişime direnmek için kullanarak tepki verirler. Bu taktik müzik yayıncıları için başarısız olmuştur, ancak her zaman başarısızlığa uğramaz: devlet destekli dinozorların bankacılık sistemini kontrollerini nasıl sağlamlaştırdıklarını görün, ya da kullandığımız arabaları bir yüzyılda nasıl kademeli olarak değiştirdiklerini gözleyin. İnternet ortaya çıktı, çünkü teknoloji US Telekom serbestliklerinin AT&T’yi parçaladığı ve politikadaki değişikliklerden önce hâkimiyeti yeniden kazanmak için üç bölgede hâkim operatörlere izin verildiği küçük bir müdahaleyle doğdu.

Ancak en çok aydınlatan hikâye IBM’inkidir. 1970’lerde kişisel bilgisayarlar, mevcut işlerine bir tehdit olarak algılanan şirket bürokrasisindeki saplandı. Her dilde PC terimiyle anılan bilgisayar kendi meslektaşlarıyla iş yapmaktan kaçınmak için, Microsoft’tan yazılımı ve İntel’den cipleri alan bir dış takımla tasarlandı. Bu mühendisler dünyayı değiştirdiler. Süreçte, onlar onlara böyle yapma özgürlüğü veren şirketi ortadan kaldırdılar.

Marksistler ne kadar kapitalizmi küçümsedilerse, Schumpeter de o kadar kapitalizmi alkışladı. Ancak, Marksistlerin yaratıcı yıkımın kapitalizmin ortasında olduğu ve bunun kaçınılmaz sonucunun kapitalizmin yok oluşu olduğu inancını da paylaştı. Schumpeter kapitalizmin çok başarılı olmasının, kapitalizmin başarısının kalbinde olan yenilik sürecine direnmek için kemikleşmiş çıkarları güçlendirmesinden korktu. Mitt Romney Pazar ekonomisindeki yaratıcı yıkımın rolünü vurgulamakta haklıydı, ancak bu onun finansal destekçilerinin zihninde olan Pazar ekonomisi değildir.

Ve belki de schumpeter de haklıydı. Geleceği gören, alaycı Adam Smith hala bir Ülkelerin Zenginliği’nin maus’un tıklamasıyla dünyayı dijital olarak dolaştığı bir dünyayı hayal etmemişti. Ne de lobicilere para ödeyerek düzenlemelerin şekillendiği bir dünyayı hayal etmişti.